Pearson’dan salgın sürecinde eğitime destek

Pearson’dan salgın sürecinde eğitime destek

Vakıf Katılım

Dünya genelinde yeni tip koronavirüs (Covid-19) vaka sayısı 2,5 milyona yaklaştı. Salgına karşın etkin tedbirlerle mücadele eden pek çok ülkede okullar kapandı. Eğitimin sekteye uğramasıyla beraber aileler, eğitimciler, öğrenciler ve bireyler çalışmalarına yardımcı olabilecek yenilikçi online çözümlere yöneldi. Dünyanın önde gelen eğitim çözümleri şirketi Pearson ise eğitim ekosistemini desteklemek ve akademik kurumların salgınının neden olduğu aksaklıklara karşı koymasına yardımcı olmak için bir dizi e-öğrenme aracını kapsayan “Don’t Stop Learning” kampanyasını başlattı.

Online öğrenme kaynaklarını öğrencilerin ve eğitimcilerin kullanımı için bir araya getirdiklerini belirten Pearson Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Genel Müdürü Özhan Toktaş, “Dünya genelindeki dijital eğitim platformlarımızın kullanımında %400’lük bir artış görüyoruz ve bu talep her geçen gün artıyor.” açıklamasını yaptı.

Salgınla mücadelede en etkin yöntem: Eğitim!

Global eğitim kampanyasıyla ilgili detayları aktaran Pearson Türkiye Ülke Müdürü Sinan Kezer, “Salgının ekonomik, hatta bir yere kadar psikolojik etkilerini üzerimizden atabileceğimiz en etkili yöntem, eğitim. Pandeminin öğrencilerin, eğitimcilerin ve bireylerin öğrenme ve ilerlemesine engel olmak için e-öğrenme araçlarını ve dijital platformları kullanmak oldukça önemli. “Don’t Stop Learning” kampanyamız çerçevesinde düzenlediğimiz Web seminerlerine (webinar), sadece kamu kurumlarındaki öğretmenler değil, gerek üniversite öğretim üyeleri gerek kurumsal öğretme merkezlerinden pek çok katılımcımız oldu. İçeriklerimizi kurumlara, kendi öğretim gereksinimlerine göre derleyerek, öğretmenlerin uzaktan öğretim becerilerini destekleyecek şekilde yapılandırarak, öğrencilerin erişimine açtık.” dedi.

Eylül’de bekleyeceğimiz yoğunluğun üç katından fazlasını görüyoruz.

Kampanya ile Türkiye’deki online eğitim içeriklerine olan talep artışına da değinen Sinan Kezer şunları aktardı: Online içeriklerimizin kullanım grafiklerine baktığımızda, normalde okulların açılmasıyla Eylül’de bekleyeceğimiz yoğunluğun üç katından fazlasını görüyoruz. Bu sevindirici ama yeterli değil. Önemli olan bu eğriyi düşmeden ayakta tutabilmek. Bu yüzden, hem çeşitli eğitim kurumlarına özel olarak tasarladığımız, hem de genel katılımı hedeflediğimiz uzaktan eğitim webinar’larımız ve içeriklerimiz üzerinde çalışmaya devam edeceğiz.”

Eğitim kaynaklarını bir anda erişilebilir kılmak, riskler barındırıyor

Uzun yıllardan beri, her türlü eğitimin ama özellikle de uzaktan eğitimin mükemmelleşmesi için çalıştıklarını söyleyen Sinan Kezer, “Amacımız, doğru eğitimi, erişilebilir maliyette her yaştan insana , dünyanın her köşesine ulaştırabilmek. Uzaktan eğitim bize bu fırsatı tanıyor. Yıllardır emekle biriktirdiğimiz uzaktan eğitim deneyimimizi, bu dönemde daha çok kurum, öğretmen ve öğrenci ile paylaşma fırsatı bulduk. Bu tür bir kriz ortamlarında ilk refleks, eğitimle ilgili tüm kaynakları, herkese aynı anda açmak oluyor. Bu yaklaşımın göze hoş gözükse de, riskleri olduğunu düşünüyoruz: Öğrenim sürecinde, hangi bilginin hangi sırada, hangi öğrenim kazanımını hedefleyerek ve sonuçlandırarak izlendiğinin çok önemli olduğunu biliyoruz. Öğretmenin, uzaktan eğitim kaynaklarını ve öğrencileri yönetebilmek, bugüne kadar gerçek sınıf ortamında kurduğu öğretim ortamı kalitesinin benzerini, sanal sınıflarda gerçekleştirmesi de bir o kadar önemli” diye konuştu.